6 Şubat 2012 Pazartesi

SAĞLIK DEPOSU ÜZÜMSÜ MEYVELER

SAĞLIK DEPOSU ÜZÜMSÜ MEYVELER
Erdem DURGUT
Zir. Yük. Müh.
İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü –BURSA
  edurgut22@mynet.com

            Üzümsü meyveler tabiri ile çilek, ahududu, böğürtlen, frenk üzümü, bektaşi üzümü gibi meyveler tanımlanmaktadır. Dünyada ve ülkemizde en fazla üretilen ve tüketilen üzümsü meyve türü çilektir. A.B.D,  Türkiye, İspanya, Kore ve Mısır çilek üretiminde ilk 5 sıradaki ülkelerdir. Dünya üretiminde 2. sırada yer alan ülkemizin, hemen tüm yörelerinde çilek yetiştiriciliği yapmak mümkündür. Akdeniz ve Ege bölgelerinde seralarda ve açık alanda erkenci ve sofralık çilek çeşitleri yetiştirilmektedir. Türkiye üretiminde 2. sırada yer alan Bursa ilimizde ise sofralık ve sanayiye uygun yetiştiricilik yapılmaktadır. Son yıllarda gelişen yediveren çeşitler ile kış başlangıcındaki don olaylarına kadar yaz boyunca taze meyve üretimi mümkün olmaktadır.

                                         
                                                     Çilek meyveleri

            Çilek dışındaki diğer üzümsü meyvelerde genellikle daha küçük alanlarda  ve aile işletmeciliği    şeklinde üretim  yapılmaktadır. Bu tür meyveler ev bahçelerinde, diğer meyve bahçelerinde ara  veya sınır  bitkisi olarak yetiştiriciliğe de uygundur. Dünya ahududu üretiminde Sırbistan, Polonya, A.B.D. gibi ülkeler ön planda yer almaktadır. Ürünü en çok tüketen ülke A.B.D olup bu ülkeyi Almanya, İngiltere ve Fransa takip etmektedir. Ülkemizde ise  ahududu yetiştiriciliği  25- 30 yıllık bir geçmişe sahiptir. Toplam üretimin % 90 dan fazlası Bursa ilimizde yapılmaktadır. Ahududular yazları serin iklim isterler. Bu nedenle yetiştiriciliği Kestel ilçemizin Uludağ eteklerindeki  köylerde yoğunlaşmıştır. Kırmızı, siyah ve sarı meyve renkli çeşitleri bulunmasına rağmen ülkemizde ve dünyada kırmızı çeşitler daha yaygındır.
       
                                                     Ahududu meyveleri
                                   
                                                        Ahududu bahçesi
                                                       Ahududu Bahçesi
       Böğürtlen üretiminde A.B.D. ve bazı Avrupa ülkeleri ön plandadır. Ülkemizde ise en fazla üretim Bursa ilimizde yapılmaktadır. Kültüre alınmış böğürtlen çeşitleri dikensiz çeşitlerdir. Bu da, bahçe bakımı ve özellikle meyve toplama işlerinde büyük kolaylık sağlamaktadır.
               
                                                              Böğürtlen meyveleri
            Frenk üzümü üretiminde Rusya, Polonya ve Almanya ilk sıraları almaktadır. Ülkemizde yetiştiriciliği çok yaygın değildir. Bazı ahududu ve böğürtlen yetiştiricilerinde bu meyve de bulunmaktadır. Kırmızı, sarı ve siyah meyveli çeşitleri olup, kırmızı ve siyah çeşitler  daha çok yetiştirilmektedir. Bazı kaynaklarda 100-150 yıl kadar önce İstanbul’ da ev bahçelerinde Frenk üzümü dikildiği,  şurup ve değişik şekillerde tüketildiği belirtilmektedir.
                 Kırmızı Frenk Üzümü
              
                                       Siyah Frenk üzümü meyveleri
            Bektaşi üzümü  ise daha çok Rusya, Polonya, İngiltere ve Almanya gibi ülkelerde yetiştirilmekte olup, ülkemizde ise yetiştiriciliği çok azdır.
                                            Bektaşi üzümü
           
            Üzümsü meyve türleri, meyvelerinin dayanıksız olması nedeniyle taze olarak saklanmaları zordur. Bu durum taze tüketimlerini sınırlamaktadır. Ancak  meyve suyu, konserve, reçel, marmelat, jöle, şeker, pasta, dondurma, mısır gevrekleri ve kurutma endüstrileri ile meyveli yoğurt, meyve çayı üreten işletmeler ve ilaç gibi birçok sanayi kolunda işlenmiş mamul haline getirilmektedir. Üzümsü meyveler bu sektörlerce taze, püre edilmiş, şurup veya su olarak düzenli bir şekilde talep edilmektedir. Derin dondurma yöntemiyle uzun süre  saklanmaları ve  bu şekilde doğrudan  tüketilmeleri yada sanayide kullanılmaları yaygınlaşmıştır. Bu şekilde tüketiciye  her mevsimde   ürün sunma imkanı sağlanmaktadır.
             Son yıllarda değişik, doğal bitki çaylarının tüketiciler tarafından aranır hale gelmesi, üzümsü meyvelerin bu amaçla da kullanımını ön plana çıkarmıştır. Ayrıca gazlı içeceklere alternatif olarak  meyve suyu tüketiminde de artış vardır. Bu kategori içerisinde üzümsü meyvelerin payı büyük olup, ahududu, çilek ve siyah frenk üzümü gelecekte pazar payını genişletecek ürünler arasında sayılmaktadır.
           

            Sağlığımız ve Üzümsü Meyveler:
            Üzümsü meyvelerin insan sağlığı açısından değeri diğer birçok meyve türlerinden daha yüksektir. Özellikle organik asitler ve vitaminler bakımından çok zengindirler. Örneğin siyah Frenk üzümlerinin  C vitamini içeriği, portakal gibi zengin meyvelerden daha  fazladır. Demir, fosfor potasyum gibi mineral maddeler bakımından da  zengindirler. İçerdikleri mineral maddeler yapıcı bir gıda maddesi olmalarının yanında,  diğer besin maddelerinden en iyi şekilde faydalanmamızı sağlarlar. Üzümsü meyvelerin renkleri, içerdikleri fito kimyasalların da farklı olduğunu göstermektedir. Renk beyazdan, mor ve siyaha kadar değiştikçe antioksidan miktarı da buna bağlı olarak artmaktadır. Yapılan çalışmalarda, üzümsü meyvelerde bulunan "ellagic asit"  ve  antioksidanların kanser ve yaşlanmaya karşı vücudu koruduğu tespit edilmiştir. Yine yapılan çalışmalar sonucunda, ürün işleme esnasında besin içeriklerinin fazla kayba uğramadığı saptanmıştır.
            Üzümsü meyvelerde hastalık ve zararlılar çok yaygın değildir. Bu nedenle yetiştiricilikte zirai ilaçlar az kullanılmaktadır. Gıda güvenliği açısından bu konu da önem arz etmektedir.
            Burada bir konuyu belirtmekte fayda vardır; çilek meyveleri bazı kişiler için alerjik reaksiyonlara yol açabilir. Her yaş grubunda görülebilse de özellikle çocuklarda çok belirgin olarak ortaya çıkar. Bu yüzden dikkatli olunmalıdır.                         
            Sağlığımız için üzümsü meyveleri ve mamullerini  bol bol  tüketelim. Sağlıcakla kalın.

MEYVE BAHÇELERİNDE SONBAHAR - KIŞ DÖNEMİ BAKIM İŞLEMLERİ

 MEYVE BAHÇELERİNDE SONBAHAR - KIŞ DÖNEMİ BAKIM İŞLEMLERİ
Erdem DURGUT
Zir. Yük. Müh.

           
            Sonbahar mevsiminin gelmesiyle havalar soğumaya, meyve ağaçlarının yaprakları sararıp dökülmeye başlar. Vegetatif  gelişme tamamlanıp, kış dinlenme periyoduna girilir. Bu dönemde de gerekli kültürel bakım işlemlerinin itina ile yerine getirilmesi gerekmektedir.

            Sonbaharda toprak tava geldiğinde nispeten derin  toprak işlemesi yapılır. Ancak köklere zarar verecek kadar derin işlemeden kaçınılmalıdır. Toprak işlemesi ile yabacı otlar yok edilir, kışı toprakta geçiren canlıların yuvaları bozulur. Yabancı otların yoğun olduğu bahçelerde tarla faresi zararı da fazla olabilmektedir. Özellilikle organik madde miktarının düşük olduğu bahçelerde dekara 3-4 ton yanmış hayvan gübresi verilerek işleme toprağa karıştırılması büyük fayda sağlamaktadır. Sonbahar işlemesinde toprak kesekli bırakılarak kış yağışlarından daha iyi faydalanılır. Yağış ve don olaylarının etkisiyle kesekler zamanla parçalanır.

            Sonbahar kış dönemi bakım işlemlerinden biri de gübrelemedir. Fosforlu ve potasyumlu gübreler sonbahar veya erken ilkbahar döneminde toprağa verilir. Yağışın az olduğu yerlerde ve killi topraklarda sonbaharda, fazla yağış alan yerlerde ve hafif topraklarda ise erken ilkbaharda verilmesi uygun olur. Gübreleme uygulamasından önce mutlaka toprak tahlili yapılarak, verilmesi gereken besin maddesi miktarları tespit edilmelidir. Fosforlu ve potasyumlu gübreler ağaçların taç iz düşümüne 15-20 cm derinliğe verilir.                                       
            Sonbahar kış döneminde hastalık ve zararlılarla mücadele işlemi de ihmal edilmemelidir. Bir çok hastalık ve zararlı etmeni kışı toprak altında, ağaçların gövde, çatlak ve kabuk altı ile yere dökülen yapraklar, meyveler, kuruyan dallar ve sürgünler üzerinde geçirir. Bu nedenle mücadeleye başlamadan önce bahçede  genel bir temizlik yapılması mücadelede başarı oranını yükseltir. Dökülen hastalıklı yapraklar ve meyveler gelecek yılın hastalık kaynağı olduğundan, toplanıp imha edilmelidirler. Bahçe kenarında konukçu bitkiler varsa yok edilmeli veya ilaçlanmalıdır.
            Yaprakların %75-80 ni döküldüğünde % 2 lik bordo bulamacı uygulaması önerilmektedir. Böylece sert çekirdeklilerde bakteriyel kanser, yumuşak çekirdeklilerde ateş yanıklığı ve benzer hastalıklarla karşı önlem alınmaktadır.
Hastalık ve zararlılarla bulaşık bahçelerde  budama yapılarak kuruyan dallar kesilmeli, budama artıkları toplanıp yakılmalıdır. Budama aletlerinin temizlik ve dezenfeksiyonuna da dikkat edilmelidir. Hastalık ve zararlılarla mücadele amacıyla budama erken yapılır. Ancak sağlıklı ağaçlarda budama işlemi sert kış soğukları geçtikten sonra ve gözler  uyanmadan önce yapılmaktadır. Budama sonrasında hastalık yoğunluğuna göre %1- % 2 lik   bordo bulamacı uygulaması yapılır.
Kabuklu  bit zararı görülen bahçelerde sert çekirdeklilerde gözlerin uyanmasından 1 ay, yumuşak çekirdeklilerde 15-20 gün önce kış ilaçlaması yapılır. Kış ilaçlamasında kışlık yağlar kullanılır. İlaçlama ile ağaçların gövde, dal ve sürgünleri ince bir yağ tabakası ile kaplanarak zararlı etmenler havasız kalarak çıkışı engellenmekte ve zaman içinde ölmektedir. Kış mücadelesi ile zararlıların yanında faydalı canlılara da zarar verilmektedir. Bu nedenle her yıl mücadele yapmak yerine, bahçelerde iyi bir inceleme yapılarak 3-4 yılda bir  kış ilaçlaması yapılması daha uygun olmaktadır.